Hayat bazen beklenmedik anlarda, basit bir “merhaba”nın ardında saklı mucizeler sunar. Benim için o mucize, sıradan bir günün sıradan bir anında, hiç ummadığım bir sohbetin ilk kelimelerinde gizliydi. O ilk sözler, sanki sihirli bir değnek dokunuşu gibi, kalbimin derinliklerinde yepyeni bir pencere açtı. Bu pencere, daha önce fark etmediğim duyguları, düşünceleri ve belki de en önemlisi, bambaşka bir insanı görmemi sağladı. Bu makale, o ilk sohbetin bende yarattığı derin etkiyi ve kalbimde açtığı bu anlamlı pencerenin hikayesidir.
O gün, her zamanki telaşımın içinde, kalabalığın uğultusu arasında bir ses duyuldu. Ne tiz ne de çok derindi, aksine sakin ve davetkar bir tınısı vardı. O sesten dökülen ilk kelimeler, basit bir sorudan ibaretti belki de, ya da belki bir tesadüfi karşılaşmanın getirdiği doğal bir ifade. Ama o an, o kelimeler benim için sıradanlığın ötesine geçti. Sanki zaman yavaşladı ve o sesin titreşimleri ruhumun en derinlerine işledi. İşte “büyü” tam da o anda başladı.
Sohbet ilerledikçe, kelimeler sadece bilgi alışverişi olmaktan çıktı, adeta iki ruhun dansına dönüştü. Onun konuşma tarzı, zekasıyla harmanlanmış bir samimiyet taşıyordu. Her cümlesi, düşünülmüş ve özenle seçilmiş gibiydi ama aynı zamanda doğal ve akıcıydı. Beni en çok etkileyen şey ise, sadece konuşmak için konuşmamasıydı. O, gerçekten dinliyordu. Gözlerindeki merak, söylediklerime verdiği değer, beni anlaşılmış hissettiriyordu. Kendi düşüncelerimi ifade ederken duyduğum rahatlık, sanki uzun zamandır aradığım bir limana yanaşmak gibiydi.
Sohbetin konuları da en az konuşma tarzı kadar etkileyiciydi. Gündelik olaylardan derin felsefi tartışmalara kadar uzanan geniş bir yelpazede, her fikrini kendine has bir bakış açısıyla sunuyordu. Onun dünyayı algılama biçimi, benim alıştığımın ötesindeydi. Sanki zihnimde yeni kapılar açılıyor, daha önce hiç düşünmediğim açılardan olaylara bakmamı sağlıyordu. Bu entelektüel alışveriş, kalbimde yeşeren hayranlığın en önemli sebeplerinden biriydi.
O ilk sohbet sadece kelimelerden ibaret değildi elbette. Mimikleri, gülüşü, bazen bir anlık suskunluğu bile anlam yüklüydü. Onunla konuşurken, sadece zihnim değil, kalbim de bir iletişim halindeydi. Sanki aramızda görünmez bir bağ kurulmuştu, her söylediği ve her suskunluğu ortak bir anlayışın parçasıydı. Bu bağ, o ilk anlarda bile hissedilir derecedeydi ve bende derin bir merak ve yakınlık duygusu uyandırdı.
O sohbetin sonunda, ayrılırken içimde tarifsiz bir hafiflik ve aynı zamanda tatlı bir hüzün vardı. Sanki kısa bir süreliğine bambaşka bir dünyaya adım atmış ve şimdi kendi gerçekliğime geri dönüyordum. Ancak o dünyanın izleri kalbimde kalıcı bir yer edinmişti. O ilk sohbet, benim için sadece hoş bir anı değil, aynı zamanda kendime ve dünyaya dair yeni bir bakış açısı sunan bir deneyim olmuştu.
Bir Sohbetin Kalbimde Açtığı Pencere” başlığı, o gün yaşadığım tam da buydu. O ilk kelimeler, sıradan bir etkileşimin ötesine geçerek kalbimde yeni bir anlayış, yeni bir duygu ve yeni bir umut penceresi açtı. O pencereden gördüğüm manzara, hayatıma taze bir soluk getirdi ve bana, bazen en beklenmedik anlarda en değerli karşılaşmaların yaşanabileceğini bir kez daha hatırlattı. O ilk sohbetin sıcaklığı ve etkisi, kalbimde daima canlı kalacak bir anı olarak yaşamaya devam edecek.
<3 İlk Sözün Büyüsü Bir Sohbetin Kalbimde Açtığı Pencere <3
Burada diğer makalelerimizi Üstüne tıklayarak okuyabilirsiniz.
Liva 13
İlk yorum yazan siz olun.